kısırlaştırmazsanız bir yolunu bulur evden kaçar benden söylemesi:(

Erkek kediyi çiftleştirseniz bile haftasi dolmadan yeniden kizişabilir demişti bizim hekim. Ben olsam bikaç yere daha götürür fikir alırdım. Sonuçta hayvan eziyet çekiyor.

daha yeni arkadaşımın dişi kedisi kısırlaştırılacağı sırada corona+ çıktı. ameliyattan vazgeçtiler ama hemen bir süre sonra vet ameliyat kararı verdi. sanırım ilaç dozunu vs. ayarlayıp yapılabiliyor. erkek kedinin operasyonu çok daha kısa sürüyor, o yüzden başka veterinerler ile görüşmekte fayda var.

Çok teşekkür ediyorum sevgili @surprise,@elorelia ve @suicides underground :)

başka veterinere danışın +1
ev kedileri de dahil, kedilerin yüzde 80'inden fazlasında corona var zaten.
kısırlaştırmayla fip'e dönseydi, ohoo...
asıl bu şekilde hayvan sürekli stres içinde ve bağışıklığı için bu durum çok daha kötü.

kapalı devre anestezi sistemi (damardan ilaçla değil, gazla uyutma sistemi) olan bir veteriner kolaylıkla ameliyatı yapabilir.
normal şekilde de yapılabilir aslında da, bu yöntem yaşlı ve hasta hayvanlar için de son derece güvenli, boşuna damardan ilaç almasının anlamı yok.
artık birçok veterinerde de var.

Smartify diye bi uygulama var. Müzelerde sergilenen bi eserse çat diye buluyor. Ama fotoğraf küçük, kaliteleri de düşük galiba tek tek aramaya kalksanız. İşe yarar mı bilemedim o yüzden.

Kandinsky için fazla sadeler. Kandinsky değil bence.

Cipralex kullaniyorum, ilk 1 ay biraz uyku yapti ama sonra gecti. Bana iyi geliyor ama terapi de sart

sene 2004-5 civariydi, edronax ve cipralex kullandim. receteliydi. asiri halsizlik ve yorgunluk yaptigini hatirliyorum. 1 sene kadar kullandim sanirim, bir ise de yaramamisti bende.

6-7 ay boyunca 100 mg. Selectra kullandım. Bu süre boyunca cinsel isteksizlik sıkıntısını ciddi anlamda yaşadım. Hiçbir şekilde beklentilerimi karşılamadığını düşündüğüm için doz düşürerek kendi kendime bıraktım. Bıraktıktan sonra 1 ay kadar kendimi sersem gibi hissettim. Bırakmanın fiziksel olarak bu denli zorlayıcı olacağını düşünmemiştim. Fakat söylediğim gibi, bu durum yaklaşık 1 ay sürdü.

2007 yılında yaşadığım bir travma sonrası 1 ay hastanede yatıp ardından;
günde 3 defa seroquel- ativan- efexor- desyrel dörtlüsünü kullandım. o zamanlara ait hiçbir şey hatırlamıyorum. bazı fotoğraflar var mesela yeğenimin mezuniyetindeyiz. o güne dair hiçbir şey hatırlamıyorum. ya da birkaç arkadaş toplu fotoğraf, hiç kimseyi tanımıyorum hatırlamıyorum. sonradan kim olduklarını öğreniyorum. o dönem tamamen black out.

2016 yılında babamı kaybedip yeniden hastaneye yatıyorum.

paxera, trankobuskas kullanıyorum. inanılmaz bir iştah, gece kalkıp kola içiyorum ki hayatımda kola içmemişimdir. munchiese düşmek gibi oluyor. ağız kuruluğu ve arada anksiyete. ( ilacın etkisi midir bilmiyorum.)

2019 yılı MS teşhisi alıyorum. Alyse kullanıyorum (yeşil reçete) ilk içtiğim gün tüm gün hareketsiz yattım kafam çalışmyıordu su isteyecem suyun ismi aklıma gelmiyor falan.


bu arada bu bahsettiğim tüm ilaçları bir anda bıraktım. hiçbir zaman yoksunluk falan hissetmedim. sanırım bazı şeyleri bir anda bırakmak konusunda iyiyim. sigarayı da bir anda bırakmıştım. yoksunluk durumlarına pek inanmıyorum.

paxil 20mg,

receteli, herhangi bir problem yasamiyorum. sikayetlerime iyi geliyor, yaninda concerta da kullaniyorum. psikiyatristinize hikayenizi dogru anlattiginizda ilac vb konusundaki tavsiyelerine uymanizi oneririm.

SSRI'larin withdrawal'i olma konusu gercek, kafaniza gore kullanip birakmamanizi oneririm.

uzun yıllardır cipralex deneyimim oldu. son 2 yıldır da sürekli kullanıma devam ediyorum. anksiyete için terapiyle daha faydalı oldu. ama biyolojik olarak depresyona girdiğim 2 yıl önce gerçekten ilacın elzem bir şey olduğunu deneyimleyerek öğrenmiş oldum. ilk 2-3 hafta dışında hafif uyku dışında bir sorun olmadı. severim kendisini :)

boyanır. Nuri LefLef boya alıp boyayabilirsiniz. kesin bilgi. ayakkabıcıyım.

Onu bulamadım da sitil diye bi boya aldım. Onla olmaz mı

O da olur

e-nabız'da muayene olduğum doktor hastalık geçmişimi görebilir vs tarzı bir onay yeri vardı. orası onaylıysa doktorunuz geçmiş tetkikleri reçeteler falan görebilir diye biliyorum. olmadı siz gösterirsiniz.

evet görebiliyor. e nabızda doktorum görebilsin kutucuğunu işaretliyorsunuz.

Bu işin temeli perspektif çalışmasıdır. O da en kolay ve doğru şekilde kurşun kalem ile çalışılır. İşin matematiğini öğrendikten sonra istediğiniz boya ile istediğiniz tarzda çalışabilirsiniz.
Resim çalışmayı istemek ne demek onu anlamadım ama herhangi bir boya ile soyut resim yaparak, boyalara, kağıda veya tuvale alışabilirsiniz başlangıç olarak.

"Resim çalışmayı istemek" = yetenekli mi değil mi bilmeden sadece içini boyalarla kağıda mânâlı bir biçimde dökebilmeyi öğrenmek istemek. Hiç değilse bu konuda ne durumda olduğunu görebilecek bir süreç geçirmek yani.

Şimdi anladım. Kağıda çizdiğiniz şeylerde mana olacaksa perspektif çalışmanız şart zaten.

Problem şu, çalışacak arkadaş karakalemi sevmiyor, hoşlanmıyor ve beceremiyorum diyor. Fakat kendisinin çok fazla ayrıntıcı ve mükemmeliyetçi olduğunu da ben çok iyi biliyorum. Belki de hiç çalışmasa daha iyidir, yani karakalemden önce mesela suluboya veya ne bileyim başka bir teknik kullanmasına izin yoksa demek istiyorum.

Karakalemle başlanması gerekiyor.Çizgileri ,perspektifi halletmeden diğer boya çeşitlerine geçilmesi doğru değil.

hobi amaçlıysa gerçekten neden sevmediği karakalemle uğraşsın ki.
ben çok uzun süre güzel sanatlar çizim eğitimi aldım, sonra ara verdim tekrar yağlı boya çalıştım. ikisi de bambaşka şeyler; ama şunu çok net söyleyebilirim ki fırça tutmak ile kalem arasında çok fark var. ben kursa başlamadan evvel iyi çizerim diyordum; ama kalem tutmayı çizgi çizmeyi en baştan öğrendim yıllarca yanlış çiziyormuşum. ölçü alma ve eğim, perspektif en zor ama en temel şeyler tabi ki ama hobi amaçlı yağlı boya çalışacaksa bence hiç gerek yok. zaten yağlı boya öncesi örneğin seçtiğiniz parçayı tuvale grafit ile aktarılır burada hiç çizim yeteneğine gerek yoktur.
yağlıboyada renk bilgisi- fırça teknikleri- ışık temel bilgileri kesinlikle gereklidir. bunun için de online eğitim alınabilir.
sulu boya mesela kolay sanılabilir; ama gerçekten çok hızlı çalışılması gereken yağlı boyanın tam tersi teknikleri içerisinde barındırır.
akrilik evde yeni başlayanlara daha uygundur. bir çok yüzeye rahatlıkla uygulanır hem de su bazlı olduğundan temizlemesi de kolaydır. bence suluboyadan daha kolaydır, hatalarınızı kapatabilirsiniz vs.

karakalem bilmeden resim yapmak alfabeyi bilmeden kitap yazmak istemek gibi bir şey. eğitimciyim her türlü sorunuz için bana yazabilirsiniz.

Tamamen hobi amaçlı. Okuldaki hocası da amatör ressammış, bugün vefat etmiş hocası, kendisi de bir arayış içindeymiş, hocasını yaşamaya devam etmek ve sadece içini dökebilmek istiyormuş. Kendi yaptıklarını hiç beğenmiyor. Bence depresyonda, kaçıp saklanacak delik arıyor.

cansu bungalov, kartepe maşukiye civarında

Sapanca, kerpe, kefken leş. Araplarla iç içe olmaktan hoşlanıyorsan tercih edilebilir ancak.
Ağva'da bazı tesisler var, kriterlere uyuyor ama gereksiz pahalı ve gereksiz bir yer.

İğneada gerçekten olabilir, henüz canı çıkmamış bir bölge.
Ek tavsiye olarak yedigöller müthiş güzel bi yerdi. kalınacak yer biraz sıkıntı olabilir, biz çadır kurmuştuk ama araştırsan bolu merkezde mutlaka kalınacak yer ayarlanır.

Kabatepe- Kum Otel

Ha bir de Kilyos - Kilya hotel eklenebilir.

abant olabilir mi? hic gitmedim ama genelde sevilen bir yer

D vitamini zehirlenmesi yaşamak için mevcut d vitamininin vücutta über premium seviyelerde filan olması lazım denmişti. Bu konuda Canan Karatay diyor ki "benin d vitaminim 150, eşimin 250, ağabeyimin 400". Kaldı ki onlar her gün güneşe çıkan yürüyen falan tipler. Sizde öyle bir durum yoksa bence d vitamini almaktan hiç çekinmeyin.

Burada bahsettiğin ilk doktora gitsin eşin. Onu bulsun hatta.

4 sene önce bende d vitamini eksikliği göründüğünde ben de her hafta 1 tane d vitamini şisesi içtim (ampül gibi olanlardan değil). 50000 iu/15 ml'lik.

o zamanki tahlilim 11.6 diyordu. referans aralığı 20-100

Günlük alınması gereken 2000 ünite ampğlle 300000 ünite alıyorsun demiş ikinci doktor. Bana mantıkkı geldi ama ampülü damlayla karıştır olayı saçma geldi. Aldığı ampüller boşa gitmesin diye dedğini düşünüyorum. 6 ampülün 2sinin kullanmıştı.

300.000 uniteyi tek seferde almanın sorunu vucut bir anda bu kadar d vitaminini depolayamıyor. mantık olarak da doğada asla 300k ünite d vitamini oral yoldan vucuda girmiyor.

2ci doktorun dediği 50.000 ünitelik damlalıklı şişeye bir adet 300k ampul ekle. bu şişeyi de her gün alarak 1 ayda bitir. araştırmalara göre haftalık 50.000 ünite civarı en iyi sonucu veriyor.

özet:2ci doktor haklı

ben d vitaminiyle ilgili baya araştırma yaptım. edindiğim bilgiler şu yönde oldu doktor arkadaşlar düzeltirse de sevinirim.

****** öncelikle damla hesabı değil iu hesabı yapıyoruz *********
devit 3 50k iu fiyatı da 9 tl her 1 damlası 160 iu olması lazım
devit 3 200k iu fiyatı da 20 tl (her bir damlası 800 iu)

devit 3 ampul 300k iu fiyatı 4.5 tl falandı.

gunluk doz 10k iu uzun sureli kullanimda toksik etkisi yok. eger gunde 5k iu kullanirsan 1 sene icinde ortalama kan seviyen 65-75 arasina geliyormus

ayrica her 300k iu kandaki seviyeni yaklasik 27-30 ng/ml arttiriyor ona gore hesap et.

aldığınız 50k iu kandaki seviyeyi 4.5-5 ng/ml oranında arttırıyor. makalelerde de böyle şeyler yazıyordu. ayrıca örnek olması açısından benim kuzenim ölçtürdü tam da böyle çıktı. bir ayda 80k iu kullandı 22 olan seviyesi 29a çıktı. ben de bu yüzden kullandığımı kenara not alıyorum.

300k iu luk ampulü kullanmaktansa sanırım günlük olarak 3-5k iu kullanmak daha yararlıymış.

intoksikasyon için 2-3 ay boyunca günde 40k iu kullanmak gerekliymiş (reçete artı makalelerden gördüğüm üzere)

günde 4k iu bir yetişkin için max limitmiş.fazlası uzun süreli kullanımda önerilmiyor.

kalsiyum magnezyum ve d vitamini olayına gelirsek d vitamini kandaki kalsiyum miktarını arttırıyormuş ve anladığım kadarıyla d vitamini sentezi arttıkça vücutaki magnezyum oranı azalıyormuş. bu da zaman zaman kas ağrılarına sebep olabilir diyorlar (ama çok yüksek düzey d vitamini alırsanız) o yüzden magnezyum takviyesi alınabilir anladığım kadarıyla (magnezinc diye bir ilaç var hem magnezyum hem çinko)

ben şuana kadar haziran ayından beri 450k iu içtim düzenli olarak. günde 3-4k iu ya tekabül ediyor. aşağı yukarı 30 seviyelerinde dersek kan düzeyime (hiç ölçtürmedim) şuan tahmini maximum 75 minimum da 55-60 arasında bir yerde olması gerekli.

ölçtürünce her şey daha net olur. doktor arkadaşlar da yanlışlarım düzeltirse sevinirim...

bizimkiler devit markalı bir şey almışlar. ampul şeklinde. kırıp ekmeğe döküp tüketiyoruz. 3 haftada 1 tüketin demişler. tıbbi değerleri vs. hakkında hiçbir fikrim yok ancak kullanmaya başladığımdan beri uyku düzenim acayip düzeldi. hiç beklemiyordum.

normal şartlarda 11 saat uyku anca yetiyordu.(oha hayvan dediğinizi duyar gibiyim) bu mereti tükettiğimden beri 7 saat uyku standartım oldu. sabah saat 8.50 gibi tak diye kalkıyorum. buradan sevgilerimi iletmek istedim d vitaminine. daha önce çeşitli multivitaminler kullanıp faydasını görememiştim.

Günde 10 damla Devit kullanıyorum 2 yıldır. Bir zararını görmedim. MS hastasıyım nöroloğum verdi.

Çok geçmiş olsun. Bir an önce sağlığına kavuşmasını dilerim. Hastaneye düşmeyince insan bilmiyor. Bir süredir doktorlardan “artık hastalığa göre tedavi değil hastaya göre tedavi var” lafını duyuyorum. Herkeste aynı etkiyi yapmayacaktır. Babam ilk kür kemoterapide yan etkiden kusmaktan halsizlikten bayılmıştı mesela. Tüm kürleri hastanede yatarak almıştı. Aynı ilacı kullanan halam normal hayatına devam ediyordu. Kemoterapi ve kanserle ilgili çok bilgi kirliliği var lütfen benim örneğim dahil hiçbirine kulak asmayın. Googlea sormayın. Doktorunuza sorun. Googlea bakınca insanın morali çok bozulabiliyor. Moralinizi hep iyi tutun. Babacığını iyi olsun yeter ki..

Haftalık kemoterapi protokollerinde dozlar oldukça tolere edilebilir oluyor, yan etkiler de kümülatif birikimle orantılı olarak ortaya çıkıyor genelde. Bir de ilaç öncesinde ve sonra evde kullanmanız için yan etkileri azaltan başka ilaçlar da verilmiştir zaten. 3 hafta birşeyler söylemek için kısa bir süre, çok geçmiş olsun, şifa bulsun inşallah.
Not: doktor değilim.

Doktor değilim. Kemoterapi ciddi bir tedavi yöntemi. Yanetki olayı diğer ilaçlara göre daha fazla ama herkeste aynı etkiyi gösterecek diye bir durum yok. Kronik rahatsızlığım gereği bugüne kadar 7 farklı ilaç kullandım. Bazılarını tek, bazılarını beraber kullandım. Mesela piyasaya çıkan en yeni ve yanetki konusunda en başarılı olan ilaç bende ağır yanetki yapmıştı.. ilacı hemen bırakmam gerekmişti. en eski, yanetki olayında aşmış olan ilaçta da yanetki olmadı hiç.

Doktorlar daha iyi biliyordur. İyi bir doktora denk gelmek biraz şans işi ama kanser gibi önemli bir hastalıkta doktorlara güvenmek gerekir. Yanetki yapmadığını söylerseniz doktora, emin olun sizin kadar sevinecektir. Allah tüm kanser hastalarına şifa versin.. geçmiş olsun.

Öncelikle geçmiş olsun,şifa diliyorum.
Ben yaklaşık 13 ay kemoterapi aldım.Çok farklı protokoller/ilaçlar uygulanıyor.Benim saçlarım 2. ayda dökülmeye başladı.İştahsızlık ve halsizlik 6-7. aylarda başladı.Kan değerlerim de aynı şekilde 6. aydan sonra toparlayamamaya başladı,bir ay kadar ara verdik.Hastaya,doktorun uyguladığı protokollere göre çok değişiyor.

yan etki olayı kişiden kişiye çok değişiyor.

aynı ilacın aynı dozunu aynı şekilde alan, aynı boy kilo yaş ve cinsiyette olan aynı insanları düşün.

a kişisi hiç yan etki yaşamazken, b kişisi orta seviye, c kişisi yataktan kalkamayacak hale gelebiliyor, hatta çoklu organ yetmezliği bile yaşayabiliyor. bunu çevremde çok kanser hastası olması dolayısıyla çok gözlemledim. gerek hastalarda, ailemde gerek onkoloji servislerinde.

eğer şüpheniz ya da soramadığınız sorular, öğrenmek istedikleriniz varsa, 'hastayı yormadan' siz kendiniz başka bir onkoloji bölümüne, doktora veya profesöre gidip durumu anlatıp, hastanın kan değeri gibi belgelerini götürüp bilgi alın. duyurudan öğrenebilinecek bişey değil sizin de bildiğiniz gibi.

endişenizde çok haklısınız , en azından uzman görüşü alıp gerekiyorsa ilaç değiştirmek gerekmiyorsa da içinizin rahatlamasını sağlarsınız. bu düşünceler insanı çok yoruyor kemiriyor benim annem kanser oradan çok iyi biliyorum bu durumları.

mesela biliyorsunuzdur ama pratik bir yöntem söyliyeyim, üniversite hastaneleri onkoloji bölümlerinde profesörlere fark ödeyerek muayene olabiliyorsunuz, profesörlerin sekreterleri oluyor randevu almak için, hemen ilk gün randevu alıp, hastaneye gittiğinizde fark ücretini yatırıp hiç sıra beklemeden görüşebilir, danışabilir , muayene olabilirsiniz.

Doktor değilim, ananem pankreas kanseriydi. Kemoterapi almaya başladığında son evredeydi. Yani En fazla 2-3 ay daha yaşayacak dendi. Kemoterapi almasın son zamanlarını iyi geçirsin dendi. Kemoterapiye başladık hiçbir yan etkisi olmamasına rağmen(saç dökülmesi oldu bir tek) 2 sene daha yaşama tutundu. Ve normal hayatından hiçbir farkı yoktu biraz yorgunluk dışında gezmesine de gitti misafir de ağırladı...

Ozalitçide bastırabilirsin

takibe aldım, ben de arıyorum bir süredir. ara ara deneme yapıyorum henüz düzgün bir yer bulamadım :)

stickker.net

ozel tasarım etiket de basıyorlar. isterseniz önce bir mevcut etiketlerinden sipariş verip bir bakin, kalitesi hoşunuza giderse verirsiniz. ben laptopda 3 yıldır kullanıyorum herhangi bir problem yaşamadım.

olmuyor, randevu saatine yakın bir zaman olacak tabii. randevu görüntüsü de olsun yanında.

benzer soruyu sormuşum ben de. benimki uzaklık aslında.

sms yeterli mi polis için

sorun olmaz

İki haftadır cmt günleri doktora gidiyorum hiç çevirmeye denk gelmedim. Ama denk gelirsem randevu mesajını göstermem yeterliymiş hastaneden böyle söylediler.

giderken gösteririz mesajı ama gelirken derse geç kalmışsın 2de randevun varmış saat 3 hala dışardasın?

Bosch, justified, mandalorian, true detective, mindhunters.

Dexter

The Sopranos

Breaking Bad, cok yavas baslasa da inanilmaz surukleyici bir hal aliyor ilerleyen sezonlarda.

Fringe (son sezon haric), nefis bilim kurgu

The Good Place, surukleyici olmayabilir ama kesinlikle cok kaliteli, dusunmeye iten bir felsefe/komedi dizisi.

benim için "en" dizi the sopranos.

Mindhunter
Escape at Dannemora
Killing (usa - ilk sezon)
Bosch (ilk sezon)
House of Cards (ilk 2 sezon)

lost'tan aldigim tadi hic bir diziden alamadim.

Dexter

Dexter.

breaking bad
dexter
sons of anarchy

dexter manevi olarak ayrı bir yerde ama yine de üçünü ayıramıyorum.

better call saul yazılmamış, olacak şey değil. better call saul dunyanin en iyi dizisi.

konu keyif ise peep show ve curb your enthusiasm. hakikatten keyif icinde izleyip güldüm.

the sopranos
six feet under
the shield

diziler ile ilgili sorduğunuz cevabı lost'tur. ben hiç bir diziyi bu hafta ne olacak diye beklediğimi hatırlamıyorum.

Glazür ve şeker hamuru

peki spesifik renklerde gıda boyası satılıyor mu? yoksa sadece belli başlı renkler mi vardır?

Royal icing ile yapılıyor. Tarifini googlelayın. Her renk gıda boyası mevcut.

Şeker hamuru değil royal icing +1

Su bazlı gıda boyası kullanabilirsiniz, jel alırsanız kıvamı daha az etkiler, daha iyi olur.
Her renk gıda boyası var ve renkleri karıştırarak da kullanabilirsiniz.

twitter.com

dr oetker'in pasta susleme urunleri var, tup icinde oluyor onlarla yapilabilir, ya da seker hamuru

Sarı diyince aklıma altın rehber geldi.

Bilmece bulmaca gibi bir kitaptı çocuklar içindi. O zamanlar okumam olmadığı için resimlerine bakardım. 2000lerin ortalarında tekrar elime geçti fakat şimdi nerdedir bilmem. Kapağı sarı ve kalındı resim vardı kapağında diye hatırlıyorum. 90larda bilmeceli bulmacalı çok dergi ve kitap vardı onlardan biriymistir

Mama karşılı el işi bir şeyler yapıyorum. Kolye de yapıyorum battaniye de örüyorum. Mama almakla uğraşmayanlar para gönderiyor. Klinik masrafları için kullanıyorum.

"internetten"den kastınızı tam anlamadım. ama internet aracılığıyla ise evet yapıyorum. yaptığım iş için kurduğum web sitesine google adworste reklam açıyorum. bir de "bionluk" sitesinde profil açtım.

tam olarak internetten iş kategorisine girer mi bilmiyorum ama: forex. fazla temkinli ve bence çok başındayım ama ufak ufak..

Onu bilmiyorum ama tecavüz sahnesi açıkça anlattırılıyor.

Üniversitedeyken arabaya sokmaya çalışmalı tacize uğramıştık. Hakim kelimesi kelimesine utanmadan sıkılmadan size ne dediklerini söyleyin demişti. Tutanağa da davacıya sinkaflı küfürler edilmiş diye yazmıştı.

suicides underground +1

Aynen öyle. Özellikle müştekiler dinlenirken veya tanık dinlenen duruşmalar tam olarak burası survivor burada şaka yok her şey gerçek sözünü hatırlatıyor bana.

Ben madur olarak hakaret ve tehdit davasına girdim geçenlerde. Kelimesi kelimesine anlattırıyor hakim. Hakaret ettiğini kabul ediyor musun diye sordu sanığa da.

anlattırır, hatta hayasızca hareketlerde bulunma tck 225 suçunda keşif bile yapılır olay aleni mi değil mi diye.

bak senin soruna eski bakan cevap veriyor aslında izle; www.youtube.com

her türlü tutanağa da açık açık yazılır hatta.

pbs.twimg.com

En sevdiğim: Bir zamanlar Anadolu'da
En az sevdiğim: Iklimler

Bir zamanlar anadolu’da en sevdiğim
Ahlat Ağacı’nı da çok sevdim ama sırf Onur Ünlü’nün sevgilisi olan kızı oynatmak için senaryoya alakasız bir karakter eklemeleri hoşuma gitmedi.
Mayıs sıkıntısı en sıkıldığım film.

kuş uykusu sanırım en sevdiğim. bir zamanlar anadoluda sinema sanatı açısından daha başarılı bir film ama filmdeki aydınla özdeşleştirdiğim için kendimi, bana daha çarpıcı ve etkileyici geliyor aydının içinde bulunduğu her diyalog.

uzak
bza
ahlat ağacı
kış uykusu
üç maymun
iklimler

şeklinde sıralıyorum.

en sevdiğim: bir zamanlar anadolu'da.
en az sevdiğim: kış uykusu ve 3 maymun başa baş.

sıralama istememişsiniz ama yine de en sevdiğimden başlayarak gidersem şöyle oluyor:

bir zamanlar anadolu'da
kış uykusu - mayıs sıkıntısı (ikisini de ikinciliğe koydum)
kasaba
ahlat ağacı
üç maymun
iklimler

uzak ve koza'yı izlemedim henüz.

bu soruya net cevabım: bir zamanlar anadolu'da

ama ben nbc'nin erken dönem filmlerini de çok severim. mayıs sıkıntısını kimse sevmez ama ben müthiş keyif alırım. mesela kasaba'ya bayılırım. ama dublajları berbattır, o ayrı.

en sevdiğim: ahlat ağacı
en sevmediğim: kış uykusu

Üç maymun en sevdiğim sanırım. Bir zamanlar Anadolu'da da iyiydi.

Kış uykusunu pek hatırlayamadım. Sanırım en az etkileyici o gelmiş.

1-)bir zamanlar anadoluda
2-)uzak, kış uykusu
sevmediklerim : kasaba, mayıs sıkıntısı, iklimler

En sevdiğim; Bir zamanlar Anadolu'da
Sevmediğim: üç maymun (bu filme üç kez izlememe rağmen ısınamadım, NBC filmi gibi gelmiyor hiç, onun imzasını hissedemiyorum. Demirkubuz çekse tamam derdim)

en iyisi: iklimler
en kotusu: ahlat agaci

kış uykusu'nu çok severim.

kasaba ve mayıs sıkıntısı arasında kaldım. mayıs sıkıntısı'ndaki ufaklığı çok sevmiştim. kasaba'daki bazı çekimler aklımda daha fazla yer etmiş. kararsızım.

Maasin kalanini elden aliyorsa bilin ki hakkini gasp ediyorlar. Tam kayip olarak mi odenek yatacak? Yoksa 20 gun odenek, 8 gun calisma seklinde mi

Bir detay söylemediler, sadece kısa çalışma ödeneğine başvuru yaptık dediler.

kaç gün çalışıyor

Haftanın 5 günü dersi var haftaiçi

maaş hesabına kısa çalışma ödeneği yatacak, üzerini elden verecekler. yani aynı maaşı almaya devam edecek.

Mart ayından beri kçö ile çalışıyoruz bir kısmını devlet veriyor gerisini şirket veriyor maaş aynı maaş.

kısa çalışma ödeneğinin iki çeşidi var. biri tam çalışmama, biri kısmi çalışmama.

kısa çalışma ödeneği döneminde tamamen çalışılmıyorsa, sadece kısa çalışma ödeneği alınıyorsa, işveren tarafından üzerine verilen her türlü para işverenin kıyağıdır. kısa çalışma ödeneğinin üzerini tamamlamak gerekli de değildir, zorunlu da değildir. veriyorsa işverenin tercihidir.

kısmen çalışılıyorsa, gününe göre değişir. diyelim 20 günlük kçö'yü devlet veriyorsa, 10 günlük ücreti de işveren vermek zorundadır. ama bu ikisinin toplamı bir tam maaş etmez. onu tam maaşa tamamlamak yine işverenin tercihidir, zorunlu değildir.

niye tam maaş etmez? çünkü tam da olsa, kısmi de olsa, kçö hak edilen maaşın %60'ı kadardır.

vay yavrum vay ya. 5 gün çalışıp da hiç çalışmamış gibi gösterip devleti soyuyolar

maastan kayip olmaz ama sigorta primleri eksik olacak buyuk ihtimalle. yani tam zamanli calistigi halde kçö'de calistigini belirttikleri gun sayisi kadar prim oderler. kalan gunler calisilmamis gorunur sgk dokumunde.

tam olarak soruda kastedilen şey olmadığının farkındayım ama şu "çırpınırdı karadeniz"i duymaya tahammül edemiyorum. normalde zaten instagram'da "prim yapıldı, vatan kurtarıldı" tarzı bomboş videoların arka planı haline geldiği için ön yargılıydım. sonradan araştırınca çok şaşırdım, esasında bu tip aptallıklara meze edilmemesi gereken önemli bir eser olarak değerlendirildiğini gördüm.

yine de kendisine dair fikrim maalesef değişmedi. inanılmaz rahatsız edici bir ses, duymaya tahammül edemiyorum.

www.youtube.com Cogu kisi seviyor mu emin degilim ama oyle bir cringe oluyorum ki, olecem o derece:)

Bir de Ibrahim Tatlises guzellemeleri, essiz sesi varmis, saygi duymaliymisiz falan. Bildigin aniriyor gibi geliyor bana.

tarkan, nazan öncel, sezen aksu şarkıları.

bir kıvılcım düşer önce

şarkı bazında örnek veremeyeceğim, genel olacak ama...

-türkçe rap genel olarak asla benlik değil, ki türkçe olmayan da ne kadar benlik tartışılır zaten.

-sezen aksu bana göre sadece sevgiliden ayrıldıktan sonra melankoli yaparken dinlenilecek biridir mesela.
sevdiğim şarkıları olsa da, normal hayatımda oturup dinlemem.

-şebnem ferah'ın şarkıları ne kadar güzel olursa olsun, ki yani ortalama bence, en fazla bir kere, bilemedin iki kere üst üste dinleniyor, tam bir dişi yakarış vakası.
"yıkılmadım ayaktayım" arabeski.

-türkü sevmem. arada istisna olabilir ama aklıma gelen bir şey de yok şu anda.

-2000'den sonra meşhur olmuş popçuların şarkıları +1

Yeni nesil Türkçe rap şarkıları dinlemiyorum.
Ya şu ara böyle böyle burnundan konuşarak şarkı söyleyen kızların şarkısına asla aşka asla tahammül edemiyorum. Misal cennetten çiçek veya şunlar
youtu.be
youtu.be
Irmak arıcı ve Tuğçe Kandemir’in sesini duyunca sinir krizlerine giriyorum. Şu şarkıları atarken açmak zorunda kaldım o bile beni çıldırttı. O derece.

Müslüm Gürses'in hicbir şarkisini sevmem ama 2000'lerin başında ayrıca söylediği teoman soylerken cok begendigim ama kendisinin yorumunu beğenmediğim paramparça şarkısı. O dönem herkes nasil begendi hala hayret ederim.

sezen aksu sarkilarini neden begendiklerini anlamiyorum.

bütün türkçe rap parçalar +1

sezen aksunun sarkilarini genel olarak severim ama sari odalari bie turlu sevemedim sinirimi bozuyor o sarki. ahmet kaya'yi oldum olasi sevmem, hicbir sarkisini sevemedim bugune kadar. yeni donem turkce pop ve hiphop sarkilarin hicbirini sevmiyorum.

Sezen aksu, yıldız tilbe ve tarkan’ın hiçbir şarkısını ve kendilerini bir türlü sevemedim.

sezen aksu, kalbim egede kaldi haric hepsi
yildiz tilbe, delikanlim
nazan öncel
linet
kenan dogulu, cakkidi

Sezen Aksu'nun sesinden, şarkılarından, Türkçe poptaki diğer şahıslara yazdığı şarkılardan, kendisinden ve tüm müzik külliyatından nefret ediyorum.

İbrahim Tatlıses'in bi iki şarkısını geyiğine arada açıp dinlerim, ama kendisinden nefret ediyorum, sesinin de abartıldığı kadar iyi olduğunu düşünmüyorum. Klasik doğulu arabeskçi sesi işte.

Bunlar dışında kesin vardır. Aklıma gelirse eklerim

Kumaşı bomontide bulursunuz. Pilise ayrı bir işlem zaten.

arkadaşınla anlaşıyorsan 2. seçenek daha iyi gibi görünüyor. kağıthane'nin dandik bölgeleri gerçekten zor olabilir bir kadın için, kiraya da bakılırsa iyi bir yer ya da bölge olma ihtimali yok.

ben olsam 2.seçeneği seçerdim.

2

@roket adam Kağıthane’de işlek bi caddede ama evin eski olduğu için kapı güvenliği vs olduğunu sanmıyorum :(

Deprem varken eski evde kalmazdım. Parası ne olursa olsun sağlam evi tercih ederdim.

dediğin muhit, nezihlikte istanbul ortalamasında.
ha bir de hırsızlık demişsin, ona teminat veremem. ama diğer eve hırsız giremeceyeği garanti mi. kapıyı pencereyi sağlama alırsan sen evdeyken girmez büyük olasılıkla, evde olmadığın zamanları kolluyor ve buluyorlar genellikle.

şöyle bi yürüyünce düşündüm, 2.yi seç
ilk ev, ev değil oda, boğar hem de çok eski, çok yorar

geçenlerde duyuruda birisi miamano önermişti başka bir şey için, ben de o zaman görmüştüm, belki orası olabilir. ben hiç alışveriş yapmadım bilemiyorum ama şöyleymiş defter bölümü:

miamano.com

Bana legami marka geldi hediye kapakları renkleri vs güzel ama pahalı. Ve bence extra da bi olayı yok parasını hak edicek. Mephistoda d&r da filan var güzel kapaklı renkli defterler. Ama benzerlerini düz mahalle kırtasiyelerinde de daha ucuza alabilirsin bence.

happilyeverpaper.com

çok çok güzel

Happily Ever Paper'a ek olarak:

paperstreet.com.tr
chapters.com.tr
www.kagithane.com.tr

Kağıthane demeye gelmiştim. Ama kağıthane+1 diyeyim o vakit. Keskin color da düz boş güzel defterler yapabiliyor bakmak lazım.

Muhabbetin gidişatına göre arkadaş da olabiliyorsun ki. Tinderdan tanıştığım arkadaşlarım var:)

Okcupid den de friends seçeneğiyle arkadaş edinebilirsin

Bütün kapılar flörte çıkıyor sonuçta.

Ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla tanışmak için o ortak alana ait ne bileyim forum olur, Facebook grubu olur, subreddit olur, discord serverı olur bu tür mecraları kullanmanız daha mantıklı. Yani aradığınız şey var zaten.

Bireysel tavsiyeler için sağ olun ama ben bu konuda sıkıntı yaşadığım veya için sormadım genel yargıyı merak ettim sadece, size yıllar önce arkadaşlarımızla dijital dünyadan konuşacağımız bir platform neden yok acaba dendiğinde okulda, işte, mahallede görüyoruz zaten saçma diyebilirdiniz ama şimdi yaygın mecralar... Bunu kastetmiştim sorarken

Benim düşüncem dediğim insanların ortak ilgi alanlarını tartışabileceğin mecralar zaten bulunduğu için özel olarak bir ihtiyaç yok. Belli ilgi alanlarına özel uygulamalar olabilir, mesela satranç gibi. Alanın kendisi üzerinden gider uygulamalar yani.

Bir de insanlar genel olarak romantik/cinsel ilişkilere arkadaşlıktan daha fazla önem veriyorlar. Burada da çok sık "sevgilin olunca karşı cins arkadaşlarınla arayı soğutmalısın," "tek dostum eşim başkası fazlalıktır" gibi yorumlar görüyorum. Bence dostlar insanın hayatında en az partner ve aile kadar önemli. Ama toplum genelde bu şekilde düşünmüyor gördüğüm kadarıyla. Arkadaş bir öncelik değil yani. Bu nedenle de böyle bir uygulama olmayabilir.

Ya reis arkadasim ekolay okey den karı kız kovaliyordu. Sahibinden de karı kız kovaliyor millet. Sen ne diyorsun

Çünkü uygulama para kazanmak için yazılır. Sadece arkadaş edinmeye yönelik yazılmış uygulama para kazandırmaz. Ücretli üyelik satamaz mesela.

Yıllar önce sırf internetten istifadeyle bağlama çalmayı öğrendim ama hevesim çabuk geçti.
Başarabilirsin. Benim sözünü ettiğim yıllarda internetten istifade imkanları hem daha kısıtlıydı.
İyi bir kısa sap bağlama ve tuner edin.
Önce idare eder bir şey alayım, öğrenince iyisini alırım düşüncesi yanlıştır. Öğrenmek için iyisi şarttır.
Tuner'in uygulamaları da var diye biliyorum.
Azim önemli.

bağlamadan anlamam ama eşim iyi bağlama çalar. eşime hediye bağlama almıştım. geri verdi meğerse bağlamayı çalacak kişi kendi seçermiş. tınısı ona uygun olacakmış falan. bir arkadaşına bağlama aldılar bu yaz. online ders alıyormuş baya da ilerledi. video falan atıyor gayet iyi ilerlemiş.

Kısa sap istiyorsan Arif Balyemez; uzun sap istiyorsan Latif Öz... Bunların youtube kanalları var. Videolarını sıraya göre takip ederek ilerleyebilirsin. Ama önce nota öğrenmek lazım. Arif Balyemez'in kanalında nota dersleri var sanırım. Notayı hallettikten sonra çalışmayla gerisi gelir. Ama bu öyle üç beş ayda çeke çeke, bilmem ervahı ezelde çalarım gibi bir şey olmaz. İleri seviye türküleri çalman için düzenli bir çalışmayla temiz iki yıl gerekir. Ben öyle düzenli çalışmam, bir gün çalışır bir gün bırakırım, dersen bu iş olmaz. Öyle yürümüyor.

Uzaktan bir tanıdık instagramda cam sanatıyla bişeyler yapıp satıyor.
cen_cam yazarsanız çıkacaktır, isterseniz bir mesaj atın dönerler mutlaka.

Instagram @sicakisler cam sanatı yapan bir arkadaş.

Prometheus

Predestination

Mortal Engines Netflix çerezlik

Annihilation, i am mother bunlar vod filmleri, iyidir.

Old but gold: www.imdb.com

Azınlık raporu, 13. kat, Upgrade, Her, Snowpiercer, Cloud Atlas/ Contact, , existenZ, Gattaca, Brazil

The Abyss (James Cameron)

the thing

Los Cronocrimenes

Dark City
Strange days
Johnny Mnemonic

izlemediysen kesinlikle The Fly!

Valla biraz düz ve klasik olacak belki ama bir gün hiç uyumayip ertesi gün düzene konulabilir gibime geliyor. Bir de yatağa girişte telefon ile bağı kesmek. Mümkünse uzağa hatta başka odaya koymak olabilir.

atarax içip uyuyorum aşağısı kurtarmıyor:)

melatonin candır.

www.youtube.com

Bu video çok iyi gelmişti bana. Hala da gelir. Ses düzeyini iyi ayarlarsan uyumana yardımcı olur diye düşünüyorum. telefonu kenara bırakacaksınız ama. telefonla oynamak yok :)

Massimo Dutti

İndirim zamanı w collection

Massimo dutti, w collection, network, sarar, lufian, m&s,
Bisse.

Olay her şeyi ayni yerden almamak.
Misal m&s çoraplari iyi, lufian gömlekleri ve pantalonu güzel, sarar polo tişört aldim baya güzel, network gene gömlek, bisse kaliteyi bozmadiysa pahalı ama kaliteli.

Tek tavsiyem alacaginiz üründe kumaş bakarak alin. Network misal pahali marka ama bir sürü polyester kazağı var. Gömlekte bu islere girmezler ama kazak gibi ürünlerde cok fazla polyester oluyor dikkat etmek lazım.

Ayakkabi vs icin ben divarese diyorum.

Kip, Ramsey

edit: kot için mavi, jj

massimo dutti ve mango iyidir kumaş konusunda, pamuklu ve yün ağırlıklı genel olarak ürünleri,

ramsey, sarar, network, damat v.b yerel markaların ceketleri, dış giyim ürünleri iyidir ancak diğer triko tarzı ürünleri akrilik ve polyester ağırlıklıdır pek tavsiye etmem.

hemington kumaş ve çeşitlilik anlamında iyidir ancak diğer markalara göre bir tık daha yüksektir fiyatları.

tabi para problem değil dersen vakko da satılan gran sasso ve daniele fiesoli'nin ürünleri hem renk, desen ve kumaş kalitesi anlamında çok çok daha iyidir, outletlerine bakılabilir.

bir de kullanım açısından pamuklu şeyler al derim günlük kullanım için, yün,alpaka, kaşmir ürünler çok güzel olsalar da hassas elyaflar olduğu için makina da falan yıkamak olmuyor, kuru temizlemeye vermek gerekiyor bu da ek masraf oluyor.

Mudo ama indirimde, normalde fiyatlar pahalı, Zara Man'i de begeniyorum. Boyner'den de basic şeyleri alabilirsiniz.

Kışın smart casual kombin için triko Massimo Dutti, pantolon W Collection’a bakabilirsiniz.

koton a bir bakın derim

Damat (DS olmayan), Tween, Zara.

Dockers. Camel active de derdim ama Türkiyeden çekildi.

Banana Republic.

File'de stokta çoktur, SKT gelmeden eritmeye çalışıyorlardır.

migros da ara sira 2 tanesi 15-20tl yapiyordu bir ara.

Karsiz satsa bile hatta bes kurus zararla bile satsa yine kar eder pringles almaya gelen musterileri magazaya cekerek. File harika bir market elin bos cikmazsn

file hangi türe giriyor bilmiyorum ama gross marketler ve ucuzluk marketlerde 10 liranın altında zaten.

Her sene yıl başında Pringles ucuzlar. Migrosa da haftaya patlatır kampanyayı. Hatta bim, a101de falan da görürüz.

bizim burdaki yerel bir markette 7.60'a kadar düşmüştü birkaç ay önce. a101'de 8 tl'ydi geçen sene uzun bir süre. ama tabi artık en fazla o kadar düşer. ben de en ucuz o fiyatta gördüm geçenlerde.

Bim’den 11tlye aldım

Carrefour’da 3 al 2 ode ile 30 tl’ye geliyor

millette para yok ya, kolay kolay kimse temel gıdalardan başka bişeye el süremiyor artık. normaldir, ya elden çıkartıcaklar ya da çöpe gidecek.

O menfez olmasa ortam ısınmaz, soğuk hava alttan ısı odasına girer, şöminenin içinde bulunduğu kapalı duvar kısım, burdan ısınır yukarıdan bu menfezden çıakr ortamı ısıtır.

Eğer rüzgar sesi geliyorsa, ilk ihtimal soğuk hava girişini dışardan yapmışlardır, (ki mantıklı bir işlem) böyleyse dışardan bu girişi geçici kapatın, lazım olunca tekrar açarsınız.

İkinci ihtimal bacadan aşağı rüzgar giriyor, tuhaf ki yanma odasının yalıtımında bir sıkıntı var ve menfezden bunu duyuyorsunuz.

Ya da yine bacadan rüzgar giriyor ve bu menfezden çıkmıyor ama siz sesi duyuyorsunuz.

Eğer böyleyse bu sefer bacadan rüzgar girişine engel olun, eğer sadece menfesi kapatırsanız sesi ve rzügarı kesersiniz ama bacadan giriyorsa şöminenin içine kadar rüzgar geliyordur.

sıcak havayı odaya veriyor o dalgamotor. onun açılır kapanırlarından yerine takabilirsin kullanmadığın zaman kapatırsın ama yine hava geçirir.
en kesin yol onu yerinden çıkıyorsa sokup hava geçirmez bir malzemeyle kapatıp yerine geri takmak. görsel olarak aynı görünür arkada bir set olur böylece.
ama ben yerinde olsam her akşam yakarım
mis gibi şömine yahu. baca da güzel çekiyor bol ses yapıyorsa demek.
al bi kaç çuval odun keyfini çıkar. şimdi şömine karşısında rakı içmek için neler yapmazdım :)

Şömineyi yaksanıza niye yakmıyorsunuz. Şömineli evimiz kentsel dönüşüme gidiyor diye neredeyse oturup ağlayacağım:) şöminenin baca kısmında bi kapak olması lazım orayı kapatırsanız sorun çözülür sanki.

trendyolda buna benzer şeyler var. ama bundan daha güzelini dal parçalarıyla yapabilirsiniz. ekstradan sadece led şerit ve urgan ipi lazım. toplam maliyetin 30 tl olur.

Kendiniz yapsanız çok daha güzel olur ya o kadar basit ki:)

dal bulamam ki :(

Herhangi bir ağaçlık yerde dal bulunur bu arada budama mevsimindeyiz:)

ben sadece şunu söyliyim. o rezidansların kira ücreti bazen uygun olabiliyor ama aidattan çok geçiriyorlar. aylık aidatı mutlaka sorun.

Fikirtepedekilerden bahsediyorsaniz eger aidati mutlaka ogrenin +1. Ayrica Yüklenici firmalar iskan almamislar, isinma duzgun calismadigi halde cok yuksek gelen faturalar, cogu daire bos oldugu icin yuksek gelen aidatlar, düzgün calismayan guvenlik gibi sorunlari oldugunu duymustum.

uzak dur, keriz avlıyorlar orda

fikirtepe evet :)

insaati bitmemis o yuzden imkan yok daireden baska diye okumustum cocuk parki bile sikintili diye. su ana kadar degisen bir sey oldu mu yorumlar eskiydi

Kesinlikle uzak dur.

Cok tesekkurler ben de evlenince oturmak icin arastiriyorum :) guzel oldu

Uzak durmanızı tavsiye ederim.

Uzak dur diyenler neden uzak dur diyor bilmiyorum ama projesine gore duzgun yerler var. Kentplus gibi ses yalitimi, ısınma sorunları gibi kronik sorunları bulunan yerler de bulursunuz, Concord gibi lokasyonu ve bina sakini profili bozuk projeler de, Nuhoğlu gibi daha düzgün projeler de. Nasıl bir yer aradiginiza bağlı olarak mesela Nuhoglu'nun 3 binasi arasında bile farklar olabilir. Arabanızın olup olmaması bile etken.

Kentplus Kadıköy'den kesinlikle uzak durun. Diğerleri için yorum yapamayacağım.

(bkz: https://eksisozluk.com/kentplus-kadikoy-rezaleti--5515977)
(bkz: https://eksisozluk.com/kentplus-kadikoy-yonetim-rezaleti--6732252)
twitter.com

Otomobilin varsa güzel bir bölge fikirtepe, ama araban yoksa gerçekten güvenlik riski var hala.

kadıköyde rezidans yok (henüz)
fikirtepe'de görmüşsünüzdür.

Yurt dışında da kafa atma potansiyeli yüksek bence.

Kapi acilinca bulgara gectim.oradan sirbistan,romanya,ukrayna ya gidip geldim.3 aya yakin dolandim.christmas havasi baslayinca dondum.yilbasindan sonra devam.

Ben 3 seyahat planımı da iptal etmek zorunda kaldım. Şimdi gidebilecek olsam gerçekten covid’i falan umursamayıp giderim ama Türk vatandaşlarını turist olarak alan doğru düzgün bir yer yok diye biliyorum :( Aslında bütün hayatı seyahat endeksli bir insan olarak son 2-3 aydır bakmayı bıraktım ülkelerin durumlarına. Gidebileceğimiz bir yerler varsa plan yapabilirim her an bir umut :(

Daha yeni döndüm. Havaalanları falan kalabalıktı Noel tatilinden dolayı. Uçakta dolu idi. Tabi benim gidiş gelişim zorunlu idi.

Budapeşte'ye gittim oradan dönüşte aktarmalı Frankfurt'a uğramak durumunda kaldım.

Avrupa ülkeleri resmi oturumunuz bile olsa karantinayı zorunlu tutuyor. İş nedeniyle gidişler bundan muaf ama uçuşlar az, her yer kapalı ve sıkıcı.

Geçen ay londra’dan döndüm, Ağustos’da gitmiştim 3 ay kaldım tam karantina ilan edildiğinde döndüm kasımım başında. öylesine çalışmaya gittim brexit öncesi pre- settlement almak için.

turistik amaçlı yapılmaz çok sıkıcı.

Çin’e iş seyahatimi var gitmemek için elimden geleni yapacağım.

geçen hafta iş için portekize gittim bir hafta kaldım geldım adamların gunluk vakası 2500-3000 arası bızımle aynı onlemlerı almıslar yahu :/

youtu.be

Bu olabilir mi

belki bu da olabilir

www.youtube.com

selamlar, gün içinde yoğundum şimdi bakıyorum

hepinize tesekkur ederim,

@suicides yok bu değil :)

@ot var icersen bok var yersen evetttt bu. Çok teşekkürler

Ikea'nın mum reyonunda bol çeşit var.

Rossmann'da daha ucuz

www.rossmann.com.tr

Cemal Candle Company

Migros’un aromalı mumları da çok güzel tavsiye ederim.

bath and body works.

Kiğılı, Hatemoğlu, altınyıldız, Coton...

en iyi gibi iddialı bir yorumda bulunmak kolay değil ama 2016'da aldığım Kiğılı kaşe kabanımın halen gideri var.

Sektördeyim. Bizzat çalıştım ve gördüm Damat diyorum.

çilekeş vardı;

kendimden geriye
siyah
yok
gözaltı

Spitney Beers vardı. 3nokta1 oldu sonra adı heralde.

Ruj
Gazino
Zardanadam
Pi
Mat
Kaçak
Buz
Asfalt dünya

az bilinirliği tartışılır ama 'çamur'.
metropolis denilince de aklıma 2000'lerin başında ankara'daki bar grupları geldi. çoğu meşhur oldu gerçi ama kıyıda kalanlar birilerinin aklına gelirse diye hatırlatmış olayım :)

Yeni harman

Dejavu

gulhan vardı dokun bana diye bir sarkısı vardı o sayılır mı

The Climb
Antisilence
Kurban


Bu devleri de şuraya iliştireyim.

@playing star again , super olur cok tesekkurler umarım bulursunuz!

Sakin
Nükleer başlıklı kız
110
DörtxDört
Üç nokta bir
Direct
Batı yakası
Multitap

insülin direnci
yeme bozukluğu (bağımlılığı)

@dearth yazdıklarının tedavisi yok mu?

Harcadığın enerji ihtiyacın olan enerji rölatif bir birimdir kesin doğruluğu yoktur, sen a b c değerlerine göre 3000 kalorilik bir diyet uygularsın ama tiroidlerin bozuksa bazal metabolizman yavaş çalışır sen 3000 kaloriye ihtiyaç duyduğunu zannedip ona göre beslenirken gerçekte 2000 kalorilik bir ihtiyacın olduğunu bilmezsen kilo alırsın. Temeli bu tip bazal metabolizma hızına etki eden sorunlar.

@angelus onu bir süre sonra anlayıp, yemeyi azaltıp kilo veremiyorlar mı? yazdıkların spor yapmaya da engel değil, spor neden yapmıyorlar da hastalığın arkasına sığınıp aynı kiloda kalıyorlar veya kilo almaya devam ediyorlar?

Hormonal dengesizlikler ve genetik de etkili vücut tipinde. Bazı ilaçlar da iştah açıcı ya da ödem yapıcı etkide olabiliyor. Ayrıca geçmişte hem insülin direnci hem yeme bozukluğu olan bir insan olarak söylüyorum ikisinin de net tedavileri yok. Deneme yanılma yöntemiyle, çoğunlukla psikolojik tedavi gerektiren bir şey beslenme bozukluğundan iyileşmek. İnsülin direncim için tedavi bile önermedi kimse bana, sağlıklı beslen deyip gönderdiler. :D Sağlık sistemimiz ne konuda mükemmel ki şişmanlığa sebep olacak hastalıkları iyileştirmede mükemmel olsun?

Bir de ben "Hastalığı olabilir hemen yargılamayın." demeyi de yanlış buluyorum. Hastalığı olmayan, sadece yemek yemeyi sevdiği için şişman olan insanları yargılama hakkımız olduğu yanılgısı oluşturuyor. :) İsteyen istediği gibi görünür valla. Bir insan çıkıp yemek yemeyi zayıf görünmekten daha çok seviyorum derse bu konuda ne diyebiliriz ki?

Bunu aslında hayat siyah beyazmis gibi algilamamaniz için diyorlar.

Şişman diye neyini yargılayacaksiniz ki?

eklem hastalıkları harekete yani yeterli enerji harcamasına engel olabilir.
benzer biçimde iç organlarla ilgili rahatsızlıklar da metabolizma yavaşlığına, ve yeterli enerji harcamasına engel olabilir.
bağımlılıklar fizyolojik rahatsızlıklar kadar ciddi rahatsızlıklardır. bunlar da engel olabilir. "psikolojik, psikolojik.. kafaya takmiicaan"la olmuyor. mesela bi major depresyon hastasına veya okb'Liye veya konudan uzak olacak ama bi şizforene gidip, "psikolojik, geçer , tedavi ol kurtul" diyemiyorsak yeme bozukluğu olanlara da diyemiyoruz.

Spor yaparak kilo veremezsin kilo alıp verme işi beslenme düzeniyle olan bir şey, spor yaparak kilo vermek temelde birbiriyle pek ilgisi olmayan bir konu. Ayrıca hipotiroidi rahatsızlığı olan birine nasıl spor yaptıracaksın o da ayrı bir konu. Onun dışında hormon üretme sistemin bozulmuşsa "ben şu kadar hormon salgılıyorum o yüzden şu kadar kalori alayım" diyemezsin onu belirleyen bir teknoloji henüz yok fakat bunları cidden anlayabilmek için insan metabolizmasının özellikle kimyasal işlerin nasıl çalıştığını çok iyi anlamak gerekir.

Bu arada şimdi aklıma geldi, ya depresyon? Beyin kimyası yataktan çıkıp duş alamayacak kadar bozulmuş insanlar spor yapıp sağlıklı da beslenemiyor haliyle.

Bir insan hiçbir bedensel sorunu olmasa da tamamen irade dışı bir şekilde şişman olabilir. Genlerindeki bir kodun çalışması buna sebep olabilir, epigenetik sebepler buna yol açmış olabilir, yaşanan bazı travmalar ona kilo aldırabilir. Her şey olabilir. Bir beden yağ depoluyorsa o bedenin sahibinün yaşadığı en az 1 sorun var demektir.

Doğuda kiloya "gam eti" derler. Gerçekten de gamdan kaynaklanan kilo vardır, çoktur. Tamamen iradi değildir yani bu kilo işi.

biyolojik rahatsızlıklar dışında direkt olarak yeme bozukluklarından birine sahip olabilir

örn: tıkınırcasına yeme bozukluğu

Kortizon kullanıyorum şişman olmamak için delicesine çabalıyorum. Aylarca diyetisyene gittim bir gram veremedim.diyeceklerim bu kadar.

İrade ile kontrol edilebilse de bazı ilaçlar insanın iştahını ciddi derecede açıyor. Normalde 35-40 yaşına kadar hep zayıf olan insanlar dahi @suicides'ın dediği gibi kortizon gibi ilaçlar kullanmaya başlayınca inanılmaz kilo alabiliyorlar.

Yeme bozuklukları hastalıktır, bu birincisi. Ve bunları düzeltmek oldukça zordur. Nüksetmesi oldukça kolaydır. Sizin "E neden o zaman spor yapıp diyet yapıp kilo vermiyolar ki çok saçma" deyip durduğunuz durumlarının çoğunu yeme bozuklukları oluşturuyor muhtemelen.

Bir başka şey mesela bağırsak florası olabilir. Bir insana kronik bir bağırsak hastalığı için başka birinden dışkı transferi yapıyorlar, o kişi bir süre sonra kilo almaya ve obeziteye doğru yol alıyor. Meğerse diğer kişi obezmiş. Bağırsak florasının olayı hala tam çözülebilmiş değil. Yemenin psikolojik altyapısı da. O yüzden bu işler öyle kalori altında kaldım, üstüne çıktım gibi basite indirgenebilecek şeyler değil.

Çözüm önerisi olarak aklıma su kabını patafix gibi macun şeklindeki yapıştırıcılarla sabitlemek geldi ama kedi yapıştırıcıyı yemeye çalışır mı bilemedim. Kediye mani olmayacak şekilde su kabının ağzını/üstünü daraltmayı da deneyebilirsiniz, en azından içine oyuncak atamaz. Su pınarı da alınabilir, ağır oluyorlar, devirmesi zor.

Oyuncak için aklıma bir çözüm gelmedi ama bizimki de yere döküp yerden içiyordu. Bilidğimiz çelik tencereye koyduk suyu. Dökemiyor artık

Sabütlemenize gerek yok. Ağır malzemeli mesela seramikten yapılmış bir kaseye koyun suyu. Bence görmediği için oyuncakları suya düşürüyor. Böyle bir kedi bende de var benim kupamı, su şişemi, etrafta ne varsa devirmeye bayılıyor. Bu tür eşyaları kaldırıyorum. Onunla oynayıp zaman geçirmenizi, enerjisini harcamasını sağlayın

Bunlar benim bildiğim soğan satırı diye satılıyor ama satır bıçak diye arattıysan benzerlerini görmüşsündür zaten.

Satıra yakın bir modele benziyor.
Pek denk gelmedim .bıçak yapan kişi lerin bulunduğu face grupları var. Gerekli ölçüleri vererek yaptırabileceğiniz birilerini bulursunuz.
Sadece modelin şekline değil kullanılacak çeliğin türü ve kalınlığına de dikkat edin.

Pala olarak bakarsan daha benzer modeller çıkar.

www.gittigidiyor.com

Eminönü mısır çarşısısın arkalarında bıçakçılarda değişik bıçaklar olabiliyor. Bu tarz var mıdır emin değilim ama gidebiliyorsan bakabilirsin

Aradığınız model paralama satırı olarak geçiyor.

Zırh diye aratsanız da olur sanki

bıçak ustasına yaptırsanız hem daha iyi hem daha az maliyetli olur.

bi hoca bunun anneleri küçük kardeşlerine hamileyken onun karnını tekmelemiş ve kardeşi o yüzden hasta doğmuş. o da ablasına işte kardeşimize bunu yapmalarına rağmen hala ekmeklerine yağ sürüyosun gibi bir şey diyordu.

Konunun özeti “kürt sorunu” bence. Kürtlere yıllarca yapılan işkenceler. Aynı zihniyetin hala var olması.

yanlış hatırlamıyorsam bir hoca hamileyken annesinin karnını tekmelemiş ama abla hâlâ bunu yapan insanlara dini bir başlık altında para veriyor veya bir şekilde irtibat halinde.
bana ablada bir tarikat durumları gibi bir şey var gibi gelmişti.

psikolog olan kadın da bir ilaç denemiş engelli kardeşlerinin üzerinde.
abla da dine uygun olmayan şeyler yapıyor diye kızıyor psikolog kardeşine.
psikolog kadın da "işe yaradığını okudum, denedim, bilimsel bir şey yaptım" diye savunuyor kendini.

edit:
abla günah olan bir şeyi kardeşlerine verdiği için psikolog kızı suçluyor, kız da ablayı zamanında kardeşinin serebral palsiyle doğmasına neden olan insanlarla hâlâ irtibatta olduğu için suçluyor işte.
kız "makalede okudum, tıbbi olarak işe yarayabilir diye denedim" diyor, abla da "günah" diyor falan.
anlaşamadıkları konu bu yani genel olarak.

@blatta ilaç iyi gelmiyor ama. o yüzden de ablası suçluyor niye bu ilacı verdin daha kötü oldu diyor. o da nerden bilebilirdim falan diyor. ilacı da tuvaletteyken telefondan araştırıyor hatta.

İlaç değil cannabis veriyordu. Ablası da dine uygun değil haram falan diye kızıyordu.

kürt sorunu, türbanlı ablanın şu an yandaş olması, eşi müteahhit falan.

ama tartışmayı ateşleyen psikolog ablanın engelli kardeş için ilaç alternatifi bir yasaklı madde kullanması.

Kürt sorunuydu. Hatta psikolog o sinir krizine girip ağladığı anda söylediği cümlelerden birinde tam kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama "35 sene önce o tekmeyi atanlara, kimliği, ismini değiştirenlere.." gibisinden bir şeyler de söylemişti.

Etsy’den bir şeyler alıp adreslerine göndertebilirsiniz.

Tek bildiğim şeyi söyleyeyim oyuncak üretim ve satımı ile ilgili ciddi düzenlemeler ve yasalar vardı bence onları okumaktan başlayın.

Sonra da facede ahşap hobi gruplarında bir nabız yoklayın .

en azından bir şahıs şirketiniz olsa iyi olur.

nereye gidip kime ne yaptıracağınız, yani üretim süreci tamamen yaptırmak istediğiniz şeyle ilgili.

bir de "oyuncak biraz zor iş" diyecektim ama atom karincanin torunu benden önce yazmış.
çok iyi araştırmanız lazım.

etsy.com u bir süre takip etmenizi öneririm.

Amacım kaliteli yasaya uygun bir oyuncak ürettirmek. Benim de kızım var 3 yaşında. Ordan aklıma geldi aslında. Güvenilir bir ürün istiyorum.

Hobi olarak ilgilenenler toptan bile olsa yüksek fiyat isterler diye düşündüm. Yani tek tek değil de fason olarak makineye ürettirilecek biyer bulamaz mıyım.

elinizde cizim numune fln var mi ? Malzeme ne olacak ? Once kime urettirmeyi dusunmeyi birakin urunu ortaya koyun. Siz 5. asamaya geciyorsunuz daha ilk asama yok ortada. Urun ortaya ciktiktan sonra maliyet ve uretici arastirmasina giriseceksiniz. Tabi bunlardan once bu urunun pazardaki durumuna mevcut saticilara her seyden once nerede satacaginiza bakmaniz lazim.

Yani belki dusundugunuz urun cok satmiyor ya da karli degil ya da rakipler cok guclu gibi.

Siz once bunlara bakin uretici bulmak kolay kismi

ve arkadaslarin dedigi gibi regulasyon cok fazla oyuncakta, kullanilan boyadan ambalaja kadar. Bunlara da bakmaniz lazim biraz hakim olmaniz lazim.

Yani plastik oyuncak yapacaksaniz bir enjeksyoncuya gidip bastiramazsinjz onu

Evet çizim numune var. Basit bişey aslında. Malzeme ahşap olsun isterim ama fazla fiyat çıkarsa uygun bir plastik de olabilir.

Plastik olursa azo boyarmadde / phytalate free testine girmesi gerekir bunlar baya masraflı işler:) ham ahşap olsun bence

3d yazıcı veya ahşapla vs bi prototipini yaptırin yapın bakın bi nabız yoklayın. Sonra karar verdikten sonra ne ile yapılacağina sanayide dükkan dükkan gezersiniz. Iş paraya bakar. Kalipta varsa ya da uydurulursa yaparlar

Once neden imal edeceğine karar ver.

Plastikse bunu 3d printerla bastırabilirsin,ahsapsa basitse marangoz,detaylı ince işçilikse cnc ahsap kesimi yapan bir yerde prototipini oluştur.karar veremiyorsan ikisinide yap oyle karar ver.

Plastik olmasına karar verirsen kalıp yaptırman gerekecek,sonrası enjeksiyon işleri,ahşapsa dediğim örneklerden devam edeceksin,toplumparcalar ürettirip montaj yapacaksın veyahut imal edeceksin.

Prototip çıktıktan sonra bir gidiş yolu belirlenir.

bu işin bütçesini planla. para varsa hepsi hallolur.

Patent araştırması lazım. Sizinki patentlenebilir mi, yoksa başkasının patentine çarpıyor mu?
Faydalı model de olabilir ama en iyi ihtimal endüstriyel tasarım tescilini alın. Tüm bunlar için bilgiyi Türkpatent'in sitesinden alabilirsiniz.

Sıfır, sıfır, sıfır ve sıfır.

0. Aynı insanı senelerce çekemiyorum.

Üniversiteden 3 yakın arkadaşım var; biri en yakin arkadasim hatta. Liseden yok, ortaokuldan görüştüğüm 2-3 kişi var ama farklı bir ülkedeyim artık; çok göremiyorum o yüzden.

Erkek arkadaşımın en yakın arkadaşları üniversiteden; 20 yıla yaklasiyorlar. Bu tamamen denk gelmeyle ilgili bir durum ama bana kalırsa. Ben de is yerinden hiç arkadaş edinemiyorum mesela.

İlkokul ve ortaokuldan 2 tane ikisi de aynı kisiler. Numaralarımız var. 3 sene önce buluşmuştuk. Şimdi hiçbirimiz sormuyoruz.

Liseden 2 kişiydi 1' e indi. O biriyle de her fırsatta görüşür buluşur ya da konuşuruz bir şekilde.

Üniversiteden 5-6 kişilik bir arkadaş grubuyuz. Hepimiz dağıldık başka şehirlere ama her fırsatta görüşüruz birbirimizin şehrine gidince. Zaten bunlardan ikisi en yakın iki arkadaşım sayılır. Şu an bile wptan bir şeyler yazıyorlar.

Valla arkadaşlık da emek istiyor diğer birçok şey gibi. Karşıma farklı zamanlarda farklı yerlerde çok sağlam insanlar çıktı. Onlar da beni hayatlarında tutmaya gayret etti ben de onları. Ben arkadaşlık ilişkilerinin kişinin karakteri ile ilgili önemli veriler sunduğunu düşünüyorum.

Edit: 26 yaşındayım.

orta okuldan 4
liseden 7
üniden 35 kadar

Liseden bir arkadaşım var ama gerçekten yılda bir konuşuruz. Başka ülkede yaşıyor, buraya geldiğinde görüşürüz, hiç zaman geçmemiş gibi muhabbet ederiz. Sonra evine döner hiç konuşmayız. Üniversiteden de arkadaşlarım var birkaç tane ama çok yakın değiliz. Bir derdim olsa onlara gitmem, onlar da bana gelmezler. Tanıdıklık ile arkadaşlık arasında bir durum gibi biraz.

Ben de bazen istiyorum keşke çocukluktan beri gelen, beni kendimden daha iyi tanıyan gerçek bir dostum olsaydı diye. Ama ben de sizin gibi üşengeçlikten kaybediyorum hep. @Amaranta ursula'nın dediği gibi emek istiyor bu işler. Bir de öyle bir insan çıkmadı karşıma hiç.

Hepsine sıfır diye arkadaşlara ek soru: Şimdiki arkadaşlarınızla nasıl tanıştınız?

26 yaşındayım, hala üniversite üçüncü sınıftayım.

liseden bir arkadaşımla lise sonrasında da görüşmeye devam etmiştik, tıpkı senin gibi birlikte yurtdışına falan bile çıkıp konsere gitmiştik vs... belki iki yıl olmuştur, "slm kanka nabıyon" dışında muhabbetimiz yok. o bile en son altı ay önce olmuştur belki. çünkü farklı ülkelerde yaşıyoruz artık, bağ tamamen koptu maalesef. yazsam ne yazacağımı bilmiyorum, öyle bir durum.

üniversiteden çok yakın bir arkadaşım var. aynı bölümdeydik, o sonradan bırakıp gitti ama mesafelere rağmen yazışır ve görüşürüz.

ama sürekli görüştüğüm, bana bir şey olsa 1-2 gün içinde şüphelenecek tek insan sevgilim ve ailem sanırım. öyle beni bir süre ortalıkta görmese "ne oldu acaba?" diyecek bir tane bile arkadaşım yok, iletişimimiz kısıtlı olduğu için bir ay haber alamasa kimse merak etmez.

ilkokul ve ortaokul sıfır. liseden 5-6, üniversiteden 4. 24 yaşındayım.

Ø

galeri14.uludagsozluk.com

Yaşım 38 olmak üzere. Eğer akşam akşam unuttuğum yoksa (ki sanmıyorum):

İlkokul:
• 0

Ortaokul:
• 1 tane en yakın arkadaş.
• 2 tane çok yakın arkadaş.
• 10 kadar yıllar Facebook sayesinde tekrar irtibat kurup yakınlaştığımız, sık buluşup goygoy yaptığımız ama şehir değiştirdiğim için ancak memlekete döndüğümde görüşebildiğim, Whatsapp'ta çok aktif kullanılan bir grubumuzun olduğu arkadaş grubu.

Lise:
• 1 - Ama ortaokul ve liseyi aynı yerde okuduğum için aslında üst maddeyle birleşik. Lisede okula gelip yeni tanıştıklarımdan bahsediyorum. Çok yakın değiliz. Aslında lisede 7/24 sürekli eküri gezip aramızdan birinin karşı cins olması nedeniyle adımızın çıkacağı kadar yakın olduğumuz 4'lü bi grubumuz vardı ama maalesef zaman içerisinde uzaklaştık.

Üniversite:
• 3 - Hepimiz farklı şehirlerdeyiz ama aynı şehirde olunca görüşüyoruz.

s ı f ı r

Lise öncesi sıfır. Lisede 10 kişilik bir arkadaş grubuyduk hala görüşüyoruz. Okuduğum lisede hala herkes arkadaş ama en kalabalıklardan biri biziz sanırım.

Üniversiteden 5.

Aktif görüştüklerim: İlkokul-1, Lise-3, Üniversite-1 sadece yakın arkadaşlarım tabi. Orda burda görüp selamlaştığım ya da arada bi storysine falan cevap atıp lafladıklarım değil

35 K. İlkokul sıra arkadaşımla hala görüşüyoruz.ikiniz de evlendik yakın oturuyoruz sık sık ailece görüşürüz.
Ortaokuldaki kankalarım birbirleriyle evlendiler hala görüşüyoruz benim için süper oldu bi kerede ikisini birden görüyorum.

Aslında tüm ilkokul ve ortaokul arkadaşlarımı sık sık görüyorum. Herkes hala aynı semtte oturuyor.
Liseden herhangi birini yolda görsem tanımam.

38 e
-orta-lise = sıfır
üniden 3 beş kişi var. onlarında bazıları çıkar ilişkisi işte, bana işleri düştüğü için arar sorar o da olmasa beni aramazlar biliyorum. çocukluktan beri ayrılmadığım bir çok arkadaşım var belki de onlara sebep okuldakiler falan öyle zaman geçirmelik yani.

32 E. Lise arkadaş grubumdan aynı şehirde olduğumuz 3 kişiyle düzenli görüşüyorum. Diğerleri istanbul göçtüğü için koptuk biraz. Üniversiteden 2 kişiyle irtibat halindeyim. Biri çok yakın arkadaşım zaten.

AA anket ne güzel
Mahalleden 2
İlk okul 0
Orta okul 0
Lise 4
Üniversite 0

Ilkokul: 6-7 kadar (pek sik gorusmeyiz ama arkadasiz)
Orta: ilkokulla ayni ekip
Lise: yok
Unv: 4-5 ama benim daha cok universite disi, sosyal cevremdendi arkadaslarim

ilkokul 0
ortaokul 2
lise 3
üniversite 2-3

Önceden bu sayı çok daha fazlaydı. Evlenenler bir şekilde buharlaşıyor galiba. Bir çoğu ile hiç görüşmemeye başlıyoruz. Bir kısmında ise ikinci katip seviyesine çekiliyor muhabbetler. Ortaokul yıllarından kalan arkadaşlarım da evli ancak onlarla aile üyesi gibiyiz şimdilik eşleri aforoz etmediler beni.

İlkokuldan 1, ortaokuldan 1, liseden 0, üniversiteden 4 (o da zamanla 1-2'ye düşer) hepsi yakın derecede. Zaten yakın olmadıklarımla da laf olsun diye görüşmeyi sevmediğimden kopuyorum direkt.
Yaş 28

28 yaşındayım.
İlkokul 1 (Aynı zamanda ortaokul arkadaşım) Ayda 1 görüşürüz.
Lise 5 Yılda 2 görüşürüz.
Üniversite 2 3 yılda bir görüşür, ayda bir telefonlaşırız.

Bu sayı aslında daha fazlaydı ama son 4 yılda evlenenler ortadan kayboldu veya iş güç derken uzak mesafelere gittiler.

ilkokul ortaokul kesinlikle sifir. hayatimin en kotu donemiydi ve butun sinif arkadaslarima nalet etmisimdir.
liseden 2 kisi ile iletisim halindeyim. gerci 1 diyelim daha dogru olur.
universiteden 8-10 falan.

Ilkokul-ortaokul-lise: 0
Universite: 2
Yuksek lisans: 2

32/K

32 Erkek kişisi olarak

İlkokul 2 kişi. Birinin ikizi var. Onu saymadım. Öyle çok sık görüşmüyoruz ama arada yazışıyoruz.

Liseden 1 kişi. Arkadaş evlendi. Geçen haftalarda da baba oldu. Bununla görüşüyordum sıksık. Evlenince ve pandemi nedeniyle yalan oldu.

Üniversiteden var bi 5 - 6 kişi. Çoğu evlendi. Bekar 2 kişi kaldık. arada yazıştığımız oluyor. Biriyle de senede 2 defa konuşuyoruz. Bu kadar.

Ulan tek değilmişim. Bi kendim sanıyordum arkadaşsız takılan.

ilkokul, ortaokuldan kalmadı. öncesinden kalan çocukluk arkadaşlarım var. liseden arada bir konuştuklarım var.

üniversiteden 4-5 tane var.

25/K

0-0-0-2

üniversiteden iki kişi var, onlardan biri evli. çok nadir görüşüyoruz, karısından izin alamıyor :D

öbürü de başka şehirde (ankara).
hiç görüşmüyorum.. o yazıyor.

a

Ayrıca uzaktan çalışılıyorsa çalışma ve uyku düzeni ve saatleri çok bozuluyor. Ben dün gece 3’ten sonra oturdum bir sürü iş yapıp ilgili yerlere notification gönderdim. Ekip olarak gece gelen notification’dan bunun dışında başka anlam çıkarmıyoruz.

sabah unutur diye şimdi atmıştır
emrivaki yaptığını düşünmem sabah cevaplarım

D

Mail bu saatte geldi diye size bu saatte yanıtlama zorunluluğu doğurmuyor ise D.

Uyku tutmamıştır birkaç is halledeyim demiştir. D şıkkı.

C

D

D. Zaten 23de telefonu rahatsız etme konumuna alıyorum.

zamanlı ve çok iş yöneten insanlar için gayet normal şeyler bunlar. her fırsatı (uyku tutmama da olabilir) iş üretmeye dönüştürmek gerekiyor. yanlış anlaşılmasın, ben onlardan biri değilim.

C

Gecenin 3'ünde bile iş düşünüyorsa bariz bir problem var bence ortada.

D

Benim Cumartesi günü gece 12de de mail atmışlığım çok. Müsait olunca, hafta içi şuna bakar mısın diye ekliyorum bunaltmamak için. Napalım iş çok bitmiyor aradan çıkması lazım.

A

Bişey düşünmem. Bazen uyku tutmuyor çalışıyorum. Ne de olsa uyanınca görecekler mailleri diye mail atıyorum ne var ki bunda.

a- mail sadece bana geldiyse olumlu düşünürüm. çalışıyor işte sonuçta.

b- cc'de yöneticiler ekliyse olumsuz düşünürüm. sırf çalıştığını göstermek için bu saatte mail atıyor.

c- normal şartlar altında olumsuz düşünürüm. mal mı ne bu saatte işi gücü yok gibi mail atmış.

d- bu pandemi günlerinde bir şey düşünmem. insanların psikolojisi bozuk, sadece bundan haberleri yok. anlayabilirim.

D
bir sey dusunmem. mail telefon aramasi ya da mesaj gibi degil. sabah kalkinca ya da ne zaman acarsan o zaman okunacak bir sey gibi.

C.

Kimsenin gece 3'te atılan maili hemen okuyacak hali yok. Karşı taraf bildirimleri açık unutmuş olabilir, uykudan uyandırabilirsiniz. Outlook'ta delay delivery diye bir özellik var. Siz maili gönderiyorsunuz, istediğiniz saatte sabah karşı tarafa iletiliyor. Böyle durumlarda ben onu kullanıyorum.

D.

insanların kaçta mail atacağı bizi hiç ilgilendirmez, ota boka burnumuzu sokmamamız lazım.

d bişey düşünmem. takıntılı derim işle normal hayatını ayırt edemeyen biri derim.

c + d.

d

her türlü B
burası türkiye lan, nerde öyle iyi yürekli çalışma arkadaşı?
o maili bir gün bir şekilde sana patlatır o.

art niyetli veya normal olmayan bir birey olduğunu düşünürüm.

kimse kimseye durup dururken gece 3'de mail atmaz.

D

D

Sabah yanıtlarım.

çok acil durumlar dışında aramadığı sürece sıkıntı yok. cevabım D

D.

Son zamanlarda gece 1-1.30 kadar calisiyorum bazen. Yetişmiyor çünkü yogunluktan.
Zaten gece mail atti diye birini ovup bak ne güzel çalışıyor denilecek yerdeyseniz kolay gelsin.

belki aklına gelmemiştir diye söylüyorum, hesabın sahibine mesaj atmayı düşündün mü? çünkü spesifik bir zanaat bu, buradan bilenin çıkma ihtimalindense direkt yapana sormayı tercih ederdim ben.

Cnc keser demir kıl testereyle keser oluyor yani. Çokta aman aman bir sey degil

Levha kıl testereyle kesiliyor aslında baya kolay bir işlen.

Kestiği madde ne tam olarak? Onu bulamadım internette

Prinç levhaya benziyor, kalınlığı artık yapacağı ürüne göre değişiyordur.

Arama hoşgeldin:) 3 ay Nilay Keçeci her yolu denedi gram vermedim. Hiçbir problemim yok ne insülin direnci ne tiroid. Endokrinolojiye gittim benim neyim var dedim. Ailede obezite var mı dedi. Anne tarafım ve baba tarafım obez diyince eee ne bekliyosun diyip güldü adam:) sizde de böyle durum var mı?

Kilo verme konusu linear bir süreçte ilerlemez; bazen kilo verirsin bazen kilo veremezsin. Üç hafta kilo veremezsin dördüncü hafta toptan kilo verirsin. Tartıda kilo verememiş gibi gözükürsün ama aslında kilo vermişsindir fakat hormonal bir durum olmuştur su tutmuşsundur gaita ağırlığı vardır kilo verememiş gibi gözükürsün. Diyetisyenin ölçüm yaptığı cihazlar sağlıklı bir sonuç vermez ben 150 yıldır bu işleri takip ederim tanita ile beş kez ölçüm yapmamışımdır toplamda. Sen aynaya bak aynada fark görüyorsan doğru yoldasın demektir. Eğer ihtiyacın altında kalori alıyorsan ve hormonal olarak herhangi bir rahatsızlığın yoksa kilo verememen imkansız ama kısa süreçlerde sürekli tartı kontrolü yapmak da anlamsız, yani ayda bir kezin üstünde ölçüm yapmak çok doğru değil.

@suicides ailde hiç obez yok, herkes ortalama kilolarda hatta, pek kilolu insan da yok :)

@angelus normal yani değil mi? sanırım oldukça düşük kalorili bir diyet vermiş bu defa.. geçen haftaki protein ağırlıklı bir diyetti, sabah peynir yumurta akşam et tavuk balıktı ve süt yoğurt falan yoktu, bu defa daha çeşitlendirdi kefir falan ekledi.. insanın canı çok sıkılıyor tabi, sık tartıya çıkınca daha çok sıkılıyor, az çıkınca da sonuç yoksa..

rejim yapma konusu dışında mesela buna benzer sebeplerle ben de diyetisyenle çalışamıyorum.
yani kilo verebiliyorum ama...
yahu haftada bir kiloya bakmak, sürekli yediğini içtiğini konuşmak bana sıkıcı ve gereksiz geliyor.
çünkü zaten belli dönemlerde bazı şeyler değiştirilse de, kişiye uygun beslenme programı başladıktan sonra haftada bir yemek düzeni değiştirilmez.
neden haftada bir görüşüldüğünü anlamıyorum.

mesela ben üstümde baskı hissettim ve diyetisyenle çalışamadım.
çok tatlı bir kızdı, iyi anlaştık, 2-3 seanstan sonra bana uygun şeyi bulduk ve ben "birkaç ay sonra görüşürüz" dedim.
çünkü diyetisyenle görüşecek olma hissi benim diyet konusundaki motivasyonumu da bozdu mesela.
salı günü seans varsa, o güne kadar kilo vermiş olmanın gerekmesi falan çok lüzumsuz bir yük oluşturuyor insanın üzerinde.
ki ben de rejim yaptığım halde diyetisyenle görüşüyorken kilo vermem yavaşladı.
oluşturduğu programın temelini anladıktan sonra tek başıma kalınca daha fazla kilo verdim.
bazı insanları bu görüşme hali ve diyetisyenle sürekli irtibatta olmak motive ediyor da olabilir tabii ama beni bozdu.
bu tarz psikolojik etkenler de olabiliyor.

Normal ama çok düşük kalorili diyetler normal değil, yani dramatik seviyede düşük kaloriler ilk aşamada su atımıyla birlikte bir miktar yağ kaybına neden olsa da uzun vadede sistemin bazal metabolizmayı yavaşlatarak survive moduna geçmesine neden olur, bu da yağların daha idareli kullanılmasına ve yağ kaybının daha düşük olmasına neden olabilir.

Sürekli aynı şeyi yazıyormuş gibi oluyorum ama düşük kalorili diyetlerin neden işe yaramadığını şurada yazdım: eksiduyu.ru

Ben normal şartlarda diyet yaptığımda 2700 kaloride falan başlıyorum oradan hesap biç.

Şu an bir diyetisyenle mecburen çalışan biri olarak diyetistenlerin çalışma prensiplerini hiç anlamadığım ve mantığıma uymadığından bu işi ben de sevmiyorum. Yani @blatta hiberna +1

Bi kere bu diyetisyenler istiyorlar ki gün boyu yemek düşünelim yemek hazırlığı yapalım yemek yiyelim. Başka işimiz olmasın. Bizi kendileri gibi sanıyorlar yani, kilo vermek/almak isteyen herkes paso yemek düşünmeli gibi.

Ulan akşam öğününe et verilmez. Manyak mısın? Sindirim zaten yavaşlamış ve az sonra uyku moduna geçilmesi gerekiyor bedenin doğal işleyişine göre, akşama bol salata çorba yoğurt vereceğine bilmem ne kadar sebze yemeği bilmem ne kadar et met yanına ekmek yanına bilmem ne. Böyle akşam yemeği mi olur? Bi de utanmadan 2-3 saat sonrasına ara öğün veriyor. Bütün amacı bedeni sürekli sindirim modunda çalıştırmak. Hiç akıl kârı mı acaba??

Diyetisyenim aynı zamanda benden 15 yaş büyük öğrencim ve çok çok sevdiğim bir ablam. Doktorlar acil profesyonelle çalışacaksın diye çok ciddi bastırdılar diye ona gittim, ama maalesef görüyorum ki diyetisyenlik belli bir kişinin görüşüne motamot uymak için tasarlanmış bir alandan başka bir şey değil. Beni diyabet olarak yaşatacak aklınca. Güya insülin direnci düşürecek. Ulan meyveli gece ara öğünü mü olur lan??

He işte onu diyorum. Diyetisyenle çalışma. Canan Karatay Ümit Aktaş oku, Can Çiftçi var ona kulak ver. Sağlıklı beslenmeyi etraflıca araştır ve kendi bedenini de dinle, iyi öğren. Bu zaten sana kendiliğinden bir harman bir doğru program yaptıracak. İşin ehli dediğimiz kişiler mantıksız hareket etmezler. Mantıksız hareket edenleri elemek bizim kendi sorumluluğumuz.

Tartıya değil aynaya bak.

Kalori hesabı herkes için aynı sonucu vermeyebilir ayrıca. NEAT yani egzersiz dışı günlük kalori harcaman senin kilondaki birine göre düşük olabilir. Bu da mevcut hesaplanan kalori tüketiminin fazla olabileceği anlamına gelir.
Bunun dışında egzersiz yoğunluğunu da hep aynı seviyede tutarsan, zamanla vücudun daha efektif çalışacağı için sporda harcadığın kalori de azalır. Bu da harcama hanesini düşmesi demek. Bu da hesapları karıştırabilir.

Güzel bir dolma kalem, bir viski kadehi, güzel bir single malt viski, kullandığı hakkında bilgi sahibiyseniz güzel bir puro çakmağı, bir kutu premium puro. Kol düğmesi veya şık bir yaka iğnesi, kravat tutucu.

Cikolata. Fazlasina gerek yok. Gelen hediyeleri zaten genelde onlar da başkalarına veriyorlar. Amac eli boş gitmemek.

çiçek

Adına bağış yapın. Bağış sertifikası çok anlamlı bir hediye olur. Acikacik.org tavsiyem

viski içiyorsa single malt. mesela talisker, coal ila, lagavulin, laphroaig.

çikolata. ötesi kişisel alana girer.

iki elin parmağını geçmez. çoğu usta sınıfından. fayans ustası, motor/kaporta ustası gibi.

İngilizce, kimya, elektrik ,arapça, matematik, Fransızca , arıcılık, Osmanlıca türünden yardım alabileceğim kimseler ilk aklıma gelenler ve rehberimde kayıtlılar.

Mesleğin ne olduğuna bağlı olarak değişir. Yazılımcıyım, Google cevap vermese Stackoverflow veriyor. İnsana gerek kalmıyor çoğu zaman.

Kendi mesleğimizle mi alakalı yoksa soru sorabildiğimiz meslek çeşitliliği mi? Kendi işimle ilgili bir sürü var, genel olarak acil durumlar için soru sorabileceğim farklı meslek grupları da yeterince var diyebilirim.

1-2 kişi ama %90 onlar bana soruyor. başım sıkışsa arar sorarım da pek denk gelmedi.

Kendi isimle alakalı kimse yok. Herşeyi internetten araştırmak zorunda kalıyorum

İște aradığım dert.

Sırf bu yüzden 30'umdan sonra yüksek lisans yapıyorum.